SON SÖZÜ HER ZAMAN TÜRK MİLLETİ SÖYLER!
Dünyaya gelen her canlıyı bekleyen kaçınılmaz sondur, ölüm!
Ancak, bu çerçeveden bakıldığında hayat adeta kısır bir döngüdür...
O yüzden hayatın tanımı; doğum ve ölüm arasında yaşananlar olarak yapılır.
İnsanı diğer canlılardan farklı bir konuma taşıyan ise akıldır...
Aklını ilim ve irfanla doldurmayan ve Allah’ın verdiği bu değeri insanlığın hizmetine sunmayana insan denilir mi? bilemiyorum.
***
Geleceğe dair yazılar yazan ve çeşitli teoriler üreten Amerikalı Roman Yazarı G.MichaelHopf’un
Hard timescreatestrong men. / Zor zamanlar güçlü insanlar yaratır.
Strong men creategoodtimes. / Güçlü insanlar iyi (rahat) zamanlar yaratır.
Goodtimescreateweak men. / İyi (rahat)zamanlar zayıf insanlar yaratır.
And, weak men create hard times. / Ve, zayıf insanlar zor zamanlar yaratır.
sözlerine takıldım bu hafta...
Çünkü, hayatımıza anlam katan ya da, hayatımızı zehir eden süreç aynen böyle işliyor.
***
Bu sözler çerçevesinde yakın tarihimize bakmak istiyorum şimdi;
Binbir zorluklar içinde kurulan ve dünyaya hakim olan Osmanlı İmparatorluğu, liyakatsız insanların yanlış yönetimleri sonucu sürekli kan kaybetmiş ve 10.Ağustos.1920’de,Rıza Tevfik, Damat Ferid Paşa, Hadi Paşa veReşid Halis tarafından imzalanan Sevr Antlaşması ile teslim bayrağını çekmişti.
Amerikalı yazar Hopf’un dediği gibi Türk Milleti işte o tarihte zor bir döneme girmişti.
Ancak Osmanlı’yı dize getirdiğini düşünenler, Atatürk faktörünü hesap edememişti!
Sarı Saçlı, Mavi Gözlü o kahraman, bir anda güneş gibi doğuvermişti!
Türk Milletinin Başkomutanı, Türk Dünyasının Başbuğu oluvermişti!
Ağızlarından salyalar akarcasına Anadolu’yu paylaşma yarışına girenler, onun ve silah arkadaşlarının kahramanca mücadelesi karşısında tutunamadılar.
...Ve çareyigeldikleri gibi gitmekte!buldular.
***
Türk Milletinin gönlünde ilelebet taht kuran Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK,
kendi döneminde yaşayan diktatörlerden ne Hitler’i, ne Mussolini’yi, ne Stalin’i asla örnek almadı!
ATATÜRKgüçlü bir insandı, isteseydi o diktatörlerden biri olabilirdi!
Ancak o her zaman, Türk Milleti’ne Cumhuriyet’in yakıştığını düşündü.
Mondros Mütarekesi’nin 5’nci yıldönümünden 1 gün önce, 29.Ekim.1923’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğunu dünyaya duyurdu.
Kulun, kula kul olmasına son verdi!
Toplu iğne üretemeyen bir ülkenin dört bir yanına fabrikalar kurmaya başladı.
“Adalet Mülkün Temelidir” dedi.
Türk Milleti için, rahat bir ortam yarattı!
Ancak, bu rahatlık bizleri rehavete sürükledi.
Atamızın vefatından sonra ülkeyi yönetmek üzere, zayıf insanlar işbaşına gelmeye başladı.
Bu insanlar tarafından, üretmeden, tüketmeye alıştırıldık!
...Ve işte bugünlere geldik!
***
Bugün hem siyasi, hem de ekonomik açıdan sıkıntılarımız var.
Ülkeyi yönetenler, muhalefeti görmezden geliyor.
Liyakatsız insanlar, devletin her kademesinde boy gösteriyor.
Ülkemiz gerçekten zor zamanlar yaşıyor!
Ama şuna inanın;
Son sözü her zaman Türk Milleti söyler!
