Oğuz Uçar
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

HAKLI OLMAK İÇİN, GÜÇLÜ OLMALIYIZ

HAKLI OLMAK İÇİN, GÜÇLÜ OLMALIYIZ
A- A+ Paylaş
Reklam

Acaba ABD Başkanı ne diyecek?
Her sene nefesler tutuluyor. Aman o kelimeyi kullanmasın!

Ermeni lobisi her yıl başkana “Soykırım” dedirtebilmek için bastırırken biz sanki suçluymuşuz gibi sessizce bekliyoruz.

Bir ABD başkanı, çıkıyor, 24 Nisan 1915 olaylarını anlatırken “Korkunç” diyor.
Diğeri çıkıyor “Büyük felaket” ifadesini kullanıyor.

Bu yıl da ABD Başkanı J.Biden “Soykırım” dedi.
Ama maalesef bütün bunların emperyalist bir yalan olduğunu dünyaya bir türlü anlatamadık, anlatamıyoruz.

*

Aslında tam 98 yıl önce, Ermenistan’ın ilk Başbakanı olan Ovanes Kaçaznuni Türklerden bunun için özür dileyerek, Türklere haksızlık yapıldığını itiraf etmiştir. 

Peki ya, Atatürk bu konuda ne söylemiştir?
Atatürk de bu konudaki görüşlerini çok net biçimde kamuoyu ile paylaşmıştır. 
Philadelphia- Public Ledger gazetesi muhabiri Clarence K. Streit, 26 Şubat 1921 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’e 19 sorudan oluşan bir metin göndermiş, Atatürk’de bu sorulara madde madde yazılı olarak cevap vermiştir. 

Bu sorulardan 6,7, 8, 13 ve 14. sorular Ermeni meselesi ile ilgilidir. 
Bunların arasında tehcirle ilgili olanı 7. Soruda Amerikalı gazeteci;
“Harb-i Umumi esnasında ika edildiği mütemadiyen ağızlıda dolaşan Ermeni taktil(katliamları) ve tehciri hakkında hükümetinizin resmî nokta-i nazarı(görüşü) nedir?” Diye  sormuştur.

Atatürk’de bu soruyu yanıtlarken tehcirin sebeplerini, uygulamasını ve sonuçlarına ilişkin görüşlerini ortaya koyarak aynen şöyle demiştir:
“Düşmanca ithamda bulunanların sürdürdükleri büyük mübalağalar (abartmalar) dışında Ermenilerin tehciri meselesi aslında şuna inhisar etmektedir(şundan kaynaklanmaktadır): ‘Rus ordusu 1915’de bize karşı büyük taaruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Ermeni Komitesi askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal(lojistik) ve yaralı konvoylarımız acımasız bir şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip(yok) ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu.’

Bu cinayetleri işleten ve saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini(gıda sağlanmasını) bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından beri kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan bilistifade(yararlanarak) ve bu maksata matuf(yönelik) olarak büyük stoklar husule (meydana) getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinden yapıyorlardı.

İngiltere’nin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda’ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya efkarı, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda (suçlamada) bulunamaz..

Bize karşı yapılmış iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine dönmüş olurlardı.” (Nejdet Bilgi, “Atatürk ve Ermeni Zorunlu Göçü”, Ermeni Araştırmaları 1, Türkiye Kongresi Bildirileri, 1.Cilt, Ankara, 2003,s.s.55-82.)

*

Unutmayalım ki; Artık güçlü olanın, haklı kabul edildiği bir dünyada yaşıyoruz.
Biz ülke olarak önce birlik beraberlik içinde olup güçlü olmadan kimse bizim sesimize kulak vermez.  Emperyalist ülkelerin, zayıf gördükleri ülkeler üzerinde hesap yaptıklarını bugün artık bilmeyen yok. Adamlar bir yalan söylüyor, biz de onların yalan söylediğini bir türlü anlatamıyoruz. 

Yaşanan durum aynen bu…
O zaman biz de güçlü olacağız ki, haklı olalım. 

Bunun için hepimize iş düşüyor!

*

Şimdi de sevgili okurlarıma seslenmek istiyorum:

Gazetecilik mesleğinde almış olduğum önemli bir sorumluluk nedeniyle, her hafta düzenli olarak sizlerle birlikte olamayacağım. Bunun için üzgünüm ve affınıza sığınıyorum. 

Ülkemizin dürüst gazetecilere ihtiyacı olduğu bilinciyle, şimdi yurdumuzun dört bir yanındaki genç ve yetenekli meslektaşlarıma, ilkeli ve tarafsız habercilik noktasında ağabeylik yapacağım. 
Onların da, ileride çakı gibi gazeteci olarak yetişmelerine katkı yapacağım. 

Ama sizleri de unutmayacağım. 
Her hafta olmasa da, fırsat buldukça yazacağım.
Şimdilik kalın sağlıcakla…

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

2 yorum yapılmış

  • Sadık YILDIZ (2 yıl önce)
    Oğuz bey, Haklı olmak için güçlü olmalıyız çok doğru bir tespit. Ancak birlik beraberlik içinde buna karşı çıkmak bizi güçlü kılmaz... Önce Devletimizin güçlü olması lazımdır . Devletimizin Gücü Ekonomiden ziyade, Savunma Sanayi Gücüdür.. Bileğiniz ve bu bileği nerede nasıl kullanacağını bilmeyen bir LİDERİNİZ YOKSA boşunadır... ABD VE İSRAİL ÖNCE KENDİ SOYKIRIMLARININ hesabını vermelidir .Bizim DEVLET BAŞKANIMIZ arşivleri açın diye Muhteşem
    0
    0
    Yanıtla
  • ramiz (2 yıl önce)
    haklı olmak için güçlü olmayamı gerek var asla eğer bir insan haklıysa mutlaka arkasında birileri her zaman vardır
    0
    0
    Yanıtla

Oğuz Uçar yazıları

Çok okunanlar
Reklam
sanalbasin.com üyesidir