Muharrem Demirel
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit

Para konuşturur, elbise yürütür

Para konuşturur, elbise yürütür
A- A+ Paylaş
Reklam

Boylu poslu güzel bir kadındı, kendini tanıttı.

 

Ve

 

‘Spor Psikolojisi dersini beraber yapacağız’ dedi.

 

Dersin ortalarına doğru bir acayiplik hissettik hocamızda

 

Sendeliyordu, konuşma ritmi de bozulmuştu.

 

‘Başım dönüyor’ dediğini duydum

 

Ve de

 

O anda oturduğum sıradan ayağa kalktım, yere yığılmasının önüne geçtim.

 

***

 

Bu olay da 2003 yılında Erzurum’da Palandöken Dağında  ‘A’ lisans Futbol Antrenörlük kursunda 30 kursiyer arkadaşımın gözleri önünde başıma gelmişti.

 

O gün öğleden sonra ders yapamadık.

 

Çünkü spor psikolojisi dersine giren hocamızı çağırdığımız ambulans ile hastaneye göndermiştik.

 

Ama

 

Ertesi günkü dersimizde tüm güzelliği ile yine karşımızdaydı.

 

Ve anlattı;

 

“Değerli antrenör arkadaşlarım dün yaşamış olduğum rahatsızlığın adı ZİRVE HASTALIĞIDIR.

 

Eğer benim gibi 2 metre rakımlı İzmir’den, uçakla 1 saat 50 dakikada gelip, 3125 metre yükseklikteki Palandöken Dağ’ına birden bire çıkılırsa insanlar zaman zaman bu durumla karşılaşabilir. Ben de bunu yaşadım.”

 

Yani; sindire sindire, hazmede hazmede gelinmez ise zirve insanı çarpıyormuş.

 

***

 

Zirve hastalığı sadece yüksek rakımlı yerlerde mi yaşanır?

 

Yooo!

 

Düz ovada da görürsünüz, etrafınıza bir bakın hele.

 

Ama

 

Alıcı gözle!

 

Düz ovadaki o hastalığın adı;

 

Bazen paradır bazen de mevki makam…

 

***

 

Para bu!

 

Öyle bir güçtür ki; irade ve maneviyat sahibinin elinde değilse başını döndürür bazı insanların, kimyasını değiştirir.

 

Hani derler ya; ‘Para konuşturur, elbise yürütür.’ diye.

 

Aynen öyle.

 

Bu para var ya para; akıllı da yapar.

 

Namık Kemal’in ‘Zihin fukara olunca, akıl ukala olurmuş.’ Sözü onlar için geçerli değildir.

 

Çünkü

 

Varsa paran her konuda da fikir ve bilgi sahibisindir.

 

Ve

 

O güç ki etrafını kalabalık tutar,  tilkiler ne güzel sesin var bir şarkı söyle der, kargalar yalakalığı yer, tilkiler peyniri…

 

Bu böyle sürer gider.

 

Ama

 

Bilmez ki; gül dökülünce sırıtır dikenler.

 

***

 

Ya mevki makam?

 

Derdi çoktur buraların, yükü ağırdır, veballer vardır.

 

Hani derler ya ”Zirve de kartallar da bulunur yılanlar da...” ama birisi ‘süzülerek’ gelir diğeri kartalın ağzında…

 

Süzülerek gelenler yakalanmaz bu hastalığa.

 

Çünkü

 

Uçmasını da bilir konmasını da, avlanmasını da…

 

Çünkü hazmede hazmede ve donanımları gelmişlerdir mevki ve makamlara.

 

Ama

 

Kartalın ağzında gelenler var ya…

 

İşte onları çarpar buraları, üzerlerine giymiş oldukları gömlek bol gelir sırıtır; diyet ödeyeyim derken bayağılaşır.

 

Ardan, haysiyetten, onurdan, gururdan uzaklaşır.

 

Kendi başına karar veremez, koltuk verenler ne derse onu yapar.

 

Yat derler yatar, kalk derler kalkar.

 

***

 

Kısacası;

 

Para, makam ve mevki adam gibi adam olanları bozmuyor.

 

Ama

 

Bir şekilde zirveye çıkmış

 

Ve

 

Kapasitesinin ne olduğunun farkında olmayanları bozuyor.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Muharrem Demirel yazıları

Çok okunanlar
Reklam
sanalbasin.com üyesidir